Kovid-19’un Sahra Altı Afrika’da Ekonomi ve Sağlık Üzerindeki Etkileri Aralık 2019’un sonuna doğru, Çin’in Hubei Eyaleti’nin başkenti Wuhan şehrinde bir salgın olarak başlayan Kovid-19 küresel musibeti karşısında dünya tamamen küçük bir köye dönüştü. Kovid-19 virüsüne karşı önlem alan insanların ve ülkelerin çoğu Wuhan şehrinin haritada nerede olduğunu bile bilmezken, Antartika

Kovid-19’un Sahra Altı Afrika’da Ekonomi ve Sağlık Üzerindeki Etkileri Aralık 2019’un sonuna doğru, Çin’in Hubei Eyaleti’nin başkenti Wuhan şehrinde bir salgın olarak başlayan Kovid-19 küresel musibeti karşısında dünya tamamen küçük bir köye dönüştü. Kovid-19 virüsüne karşı önlem alan insanların ve ülkelerin çoğu Wuhan şehrinin haritada nerede olduğunu bile bilmezken, Antartika

Kovid-19’un Sahra Altı Afrika’da Ekonomi ve Sağlık Üzerindeki Etkileri

Aralık 2019’un sonuna doğru, Çin’in Hubei Eyaleti’nin başkenti Wuhan şehrinde bir salgın olarak başlayan Kovid-19 küresel musibeti karşısında dünya tamamen küçük bir köye dönüştü. Kovid-19 virüsüne karşı önlem alan insanların ve ülkelerin çoğu Wuhan şehrinin haritada nerede olduğunu bile bilmezken, Antartika hariç dünyanın her kıtasını savaş benzeri bir duruma sokan Kovid-19, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 11 Mart 2020’de uluslararası endişe kaynağı olan küresel bir salgın durumu olarak ilan edildi.

Yeni korona virüs, dünyanın tüm bölgelerine yayıldığı gibi Afrika kıtasına da yayıldı. Salgın Afrika kıtasına dünyanın birçok yerinden biraz daha geç geldi ve ilk vaka 14 Şubat tarihinde Mısır’da görüldü. Sahra Altı Afrika’da ise Nijerya’nın 21 milyon nüfusa sahip ticari başkenti Lagos’ta görülen vaka, Sahra Altı Afrika’da görülen ilk vaka oldu.

Sahra Altı Afrika’da bazı ülkelerin bugüne kadar aldığı önlemler arasında karantina uygulaması, sokağa çıkma kısıtlaması, sınırların kapatılması ve yaygın olarak el yıkama istasyonlarının kurulması oldu. Kovid-19 ülkelerin sağlık sistemleri, ekonomileri ve sosyal dokusu üzerinde önemli yükler meydana getirdi. Ancak salgın Sahra Altı Afrika’ya dünyanın diğer yerlerine göre daha farklı avantaj ve dezavantajlar meydana getiriyor.  Kovid-19 çoğu ülkedeki yaşlı hastalar arasında daha fazla görülürken, Sahra Altı Afrika’nın sahip olduğu genç nüfus, dünyanın diğer bölgelerine göre Afrika kıtasına salgında avantaj sağladı. Ancak bölge kendine özgü zorluklarla karşı karşıya kaldı. Sahra Altı Afrika’daki sağlık bakım sistemlerinin zayıflığı, birçok insanın HIV, tüberküloz, sıtma, yetersiz beslenme gibi ciddi sağlık sorunlarına sahip olması, insanları bu hastalıklara karşı savunmasız hale getirdi. Özellikle hayatın idamesi için günlük gelire ihtiyaç duyan yoksul kesimlerde salgının etkisi daha ağır oldu. Bu yönüyle Sahra Altı Afrika’da ölüm oranının yetersiz beslenen insanlar arasında daha yüksek olması muhtemeldir.

Kovid-19 salgının kontrol altına alınmasının ne kadar süreceğini veya kaç kişinin etkileneceğini söylemek mümkün değildir. Ancak kıtadaki hükümetler, ekonomilerini korumak ve etkili çözümler tasarlamak için Afrika Birliği, Batı Afrika Ekonomi Topluluğu (ECOWAS) benzeri bölgesel kuruluşlar ve güvenilir uluslararası aktörlerle işbirliği geliştirerek, mevcut ve ileri dönemlerde ortaya çıkacak muhtemel zararları en aza indirmek için adımlar atabilir ve daha sağlıklı, daha dayanıklı bir geleceğin temellerini atabilir.

Sağlık sistemi ve Salgınla Mücadele

Sahra Altı Afrika’nın birçok yerinde sağlık bakım sistemlerinin düşük kapasitesi ve diğer ciddi hastalıkların yaygınlığı göz önüne alındığında, Kovid-19 salgını bölge için ciddi riskler barındırıyor. Bölgedeki sağlık sistemleri zorluk yaşarsa, sonuçlar korkunç olabilir ve diğer hastalıkları olan hastalar arasında ölümler artabilir; diğer alanlarda alınan halk sağlığı önlemleri sekteye uğrayabilir. Aynı zamanda, Sahra Altı Afrika’da Kovid-19 salgının etkisini azaltmak için alınan önemleri uygulamak zor olacaktır. Sık sık el yıkama, sokağa çıkma kısıtlamaları ve sosyal mesafe gibi diğer ülkelerde uygulanan büyük ölçekli tedbirler en iyi ihtimalle Sahra Altı Afrika bağlamında salgını ele almak için pratik değildir. Bu tür önlemlerin önündeki engeller arasında gecekondu yerleşimleri, temiz suya erişim sorunu,  zorla yerlerinden edilmiş insanlar ve mülteciler de dahil olmak üzere yüksek düzeyde marjinal topluluklar yer almaktadır. Bu nedenle, Sahra Altı Afrika bağlamında, uygulanacak önlemlerin, bölgeye özgü temel faktörleri içermesi zorunludur. Önlemler, bireysel geçim kaynaklarını ve sosyal uyumu koruma ihtiyacı ile dengelenmelidir.  Bu bağlamda yeterli su, sağlık koşullarının sağlanması, eşit bir şekilde gıda dağıtımı ve hedefli sokağa çıkma kısıtlamaları gibi önlemler yayılmayı azaltmak için önemlidir.

Afrika kıtası dünyanın en genç nüfusuna sahiptir. Kovid-19’un etkisi ülkeden ülkeye değişmekle birlikte, nüfusun yaşı ve sağlığı önemli faktörler olarak görünmektedir. Farklı demografik özellikler göz önüne alındığında, Avrupa veya Asya’da uygulanan önlemlerin bölge bağlamında açıkça uygun olmadığı görülmektedir. Sahra Altı Afrika ülkeleri önlemler için kıtaya özgü modelleme kapasitesini geliştirmelidir. Çin ve İtalya da dahil olmak üzere salgının daha çok görüldüğü ülkelerden elde edilen veriler, yaşlılar arasında sürekli olarak çok daha yüksek ölüm oranlarına işaret etmektedir. Yüksek ölüm oranı yaşlılar arasında devam ederse, bölgenin nispeten genç nüfusu, kıtayı dünyanın başka yerlerinde gözlenen şiddetli vaka ve ölüm oranlarına karşı korumada yardımcı olabilir.  Bununla birlikte, diğer faktörler kıtada salgını ele almada zorluklar artırabilir. Bu faktörler arasında, Sahra Altı Afrika’nın birçok ülkesinde zayıf sağlık sistemleri birçok hastaya ihtiyaç duydukları bakımı veremeyecek şekilde zayıf konumdadır.  Gelişmiş ülkelerin sağlık sistemlerinin ciddi anlamda sıkıntı yaşadığı göz önüne alındığında, bölge ülkelerinin, kişi başına önemli ölçüde daha az hastane yatağına sahip olmasından kaynaklı olarak savunmasız bir konumdadır.

Sahra Altı Afrika ülkelerinin genel olarak zayıf sağlık sistemlerine sahip olmasının arkasındaki nedenler, zayıf yönetim sistemleri dahil, Uluslararası Para Fonu’nun yapısal uyum programları kapsamında ekonomik kemer sıkma modellerinin benimsetilmesine kadar geniş kapsamlı nedenler içermektedir. Bu politikalar maalesef zararlı bir etkiye sahiptir. Bu durumun ne kadar zararlı olduğunu görmek için 2014 yılında Ebola salgınına bakmak yeterli olacaktır. Zayıf sağlık sistemleri nedeniyle binlerce ölüm meydana geldi.

Ekonomik Sisteme Etkisi

Korona virüs salgını Afrika ülkelerini çok kötü bir zamanda yakaladı.  Son on yıldır “gelişen Afrika ekonomisi” söylemine rağmen, kıta hala yüksek düzeyde yoksulluk, eşitsizlikle başa çıkma, kayıtlı sektör işleri oluşturma ve her yıl milyonlarca genci işgücü piyasasına çekmek için gereken yapısal dönüşümleri destekleme kaynaklarından yoksundur. Devam eden sıkıntılarla birlikte son olarak ortaya çıkan Kovid-19 salgını bölge ülkelerinin ekonomik yapısını tamamen tehdit ediyor. Özellikle Sahra-altı Afrika kıtası ülkelerinin Kovid-19 salgının ekonomik etkisini azaltmak için para ve maliye politikalarını kullanma yeteneği sınırlıdır. Dünyanın dört bir yanındaki hükümetler ve merkez bankaları sağlam ve çoğu zaman benzeri görülmemiş kısa dönemli teşvik önlemleri benimsemiş olsa da, çoğu Sahra Altı Afrika ülkesinde politika alanı ve kapasitesi yetersiz ve ulusal stratejileri uygulamalarını engelleyen (IMF) parasal düzenlemelerle kısıtlanmıştır.  Salgınla birlikte IMF’den borç para talep eden ülkelerin, para kullanımını daha şeffaf ve daha iyi yönetilmesini sağlayacak politikalar oluşturmaması neticesinde, borç durumları daha da kötüleşecek ve bu durum bölge ülkelerinin ekonomik bağımsızlığına darbe vuracaktır.

İlginç olan şu ki, IMF’nin Afrika kıtası için öngördüğü ekonomik sıkıntı birebir yaşanırken, Dünya Sağlık Örgütü’nün “panik” ve korku” içeren “Afrika en kötüye hazırlanmalı ” söylemi diğer kıtalara oranla gerçekleşmedi. Kıtanın aşırı seviyede ekonomik sıkıntı çekmesinin nedenlerinden biri, Çin’in salgında aldığı önemlerin Dünya Sağlık Örgütü tarafından aynen benimsenmesi ve önlemlerin Afrika kıtasına uygun olmayan şekilde sokağa çıkma kısıtlamaları ve seyahat yasaklarının bir sonucu olarak ortaya çıktı.

Kovid-19 salgını ile birlikte yaşanacak ekonomik yavaşlama, turizm endüstrisi de dahil olmak üzere bölgede faaliyet gösteren küçük işletmeler ve büyük şirketler için gelir düşüşlerini tetikleyecektir. Bu bağlamda, şirketlerin işçileri işten çıkarması ve kayıt dışı ekonomide çalışan işçilerin gelir kaybetmesi halk arasındaki ekonomiyi iyice etki altında bırakacaktır. Birçok Sahra Altı Afrika ülkesi hali hazırda sokağa çıkma kısıtlaması uygulamaları hem şirketler hem de hükümetler için ciddi sorunlar barındırıyor. Bu durumdan kaynaklı olarak şirketler ve hükümetler nakit ve işletme sermayesi sıkıntısı ile karşı karşıya kalıyor. Bölge ülkelerinin ekonomileri önemli ölçüde yavaşlarsa şirketlerin vergi ödemelerinde düşüş yaşanacak ve hükümetleri sıkıntıya sokacaktır. Bu da hükümetlerin, acil müdahale için işçilere, altyapıya ve malzemelere ödeme yapmasını engelleyecek.

Sahra Altı Afrika ülkelerinin Kovid-19 salgını sonrası durumunun iyileşmesi yavaş ve belirsiz olacaktır. IMF, 2020’de bölgenin 49 ekonomisinin 22’sinde büyümeyi öngörüyordu. Ancak bu büyüme Kovid-19 salgını ile birlikte tersine dönebilir. Sahra Altı Afrika ülkelerinin ekonomisi hala büyük ölçüde dışa dönük, bu nedenle özellikle hammadde noktasında küresel talebe oldukça bağlı. Afrika Ekonomi Komisyonu (ECA), ihracat kazancı kayıplarının petrol üreten ülkeler için milyarlarca dolara ulaşacağını tahmin ediyor. Bölgede petrol ihraç eden ülkelerin 2014 petrol fiyatı çöküşünden bu yana ekonomilerini çeşitlendirme konusundaki ilerlemeleri, cesur söylemlere rağmen sınırlı kalmıştır. Sahra Altı Afrika’nın GSYİH’sının üçte birinden fazlasını oluşturan bölgenin en büyük iki ekonomisi olan Güney Afrika ve Nijerya salgın sonrası büyük ölçüde etkilenmeye devam edecek ve ekonomik faaliyetler keskin bir şekilde zayıflayacak. Kenya, Etiyopya ve Fildişi Sahili dahil daha küçük ama daha dinamik ekonomilerinde biraz daha iyi koşullar ile kısmen dengeleneceği umulmaktadır. Ayrıca, Gana ve Senegal gibi ülkeler, daha çeşitlendirilmiş ekonomileri olan ve daha destekleyici kurumlara sahip olan ülkeler, iç talebin dayanıklılığı ve devam eden iç yatırımların yardımıyla ortalama büyümeye tanıklık edecektir. Bununla birlikte, Sahra Altı Afrika’daki genel ekonomik büyüme hızı son tarihsel seviyelerin çok altında kalacaktır. Buna ek olarak, petrol, doğalgaz, metaller ve minaraller için daha düşük fiyatlar, başta Nijerya, Güney Afrika, Cezayir, Kamerun, Angola, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Ekvator Ginesi, Çad gibi birçok ülke ekonomisinin mali konumunu önemli ölçüde zayıflatacaktır. Bunun yanında bazı ülkeler daha dirençli olacaktır. Batı Afrika’da, Senegal, Gine ve Fildişi Sahilleri’nin 2020’de GSYİH büyümesinin% 2,7’den fazla olması öngörülüyor. Doğu Afrika’da Ruanda, Etiyopya ve Uganda’nın% 3,2’nin üzerinde büyümesi bekleniyor. Bu ülkelerin ortak noktası iç tüketime dayalı büyüme modelleri; sağlam yerel özel sektörler; ve nispeten sağlam tarım sektörlerinden kaynaklanmaktadır. İlk iki faktör, Kovid-19’un küresel tedarik zincirlerindeki bozulmaya rağmen ekonomilerin devam etmesini sağlıyor. 

 Bu arada, tarım sektörü sosyal mesafe önlemlerinden ve diğer kısıtlamalardan daha az etkilendiğinden diğer sektörlere göre daha avantajlı durumda yer almaktadır. Korona sonrası bölge ülkeleri ülke içi üretim ve tarımı teşvik etmeye yeniden odaklanması mümkündür. Ancak bazı konularda tarım sektörü risk altındadır. Gıda tedarik zincirleri ve yanlış bilgilendirme, panik ve beklenmedik sınır aksaklıkları fiyat şoklarını etkileyebilir. 2014 yılında, Ebola salgını sırasında, pirinç fiyatlarında en kötü etkilenen üç Batı Afrika ülkesinde (Gine, Liberya ve Sierra Leone)% 30’dan fazla artış yaşandı. Öte yandan sınırların açılması sonucunda ticaret makul bir şekilde devam ederse, bölgedeki ülkelerin dünyanın diğer bölgelerindeki ekonomilere göre dayanma gücünün artması muhtemel görünüyor. Çünkü bölgedeki tarım ürünlerine olan küresel talep daha da artacaktır.

Bütün yaşanan durumlarla birlikte kıtadaki hükümetlerin sağlık harcamaları devlet bütçelerine en az 10 milyar dolar yük getirebilir. Afrika ülkelerinin üçte ikisi gıda ve ilaç ithalatçısı olduğu düşünüldüğünde ilaç ve gıda tedarik zincirinde zorluklar yaşaması muhtemel görünüyor. Bu bağlamda kıta ülkeleri, Afrikalı olmayan ortaklara olan yüksek ticaret ve diğer bağımlılığını azaltmak için acil düzenlemelere ihtiyacı bulunmaktadır. Özellikle, Çin’e olan bağımlılığını azaltmalı ve kendi içinde daha fazla ticaret yapmaya yönelmelidir.

Sonuç olarak Kovid-19 salgınının Sahra Altı Afrika ülkelerine ağır insani, finansal, ekonomik ve sosyal maliyetleri dayatması muhtemel görünüyor. Bu yönüyle  Sahra Afrika ülkeleri, dış kurtuluş umuduyla değil, gelecek ekonomik krizin etkisini azaltmak ve yaşanacak olan yeni küreselleşme döngüsüne hazırlanmak için kendi iç dinamiklerine, güçlerine ve çevikliğine güvenmekten başka seçeneği yoktur.